İstanbul'daki tüm hastane ve sağlık ocakları'nın listesi, iletişim bilgileri...

Kronik Solunum Yetmezliği Neden Olur?

Kronik solunum yetmezliği, tedavi edilmediği zaman ilerleyen dönemlerde hasta olan kişilerin daha da sıkıntılı zamanlar geçirmelerine sebep olabilmektedir. Vücutta bulunan kandaki oksijen ve karbondioksit değişimi sağlanamadığı zaman ortaya solunum problemleri çıkmaktadır. Acil müdahale gerektiren bu hastalığın tedavi edilmesi kesinlikle gereklidir. Solunum yetmezliği olan bir hastaya müdahale edilmediği takdirde ilerleyen dönemlerde bu hastalık kronikleşmekte yani daha büyük sorunları beraberinde getirmektedir. Kandaki oksijen seviyesinin düşmesi ve akciğerlerin yeterince hava alamaması bu hastalığın ilerlemesinde önemli bir etkendir. Ciğerler hasar görmeye başladıktan sonra bazı durumlarda geriye dönüş oldukça zordur. Akut ve kronik olarak ikiye ayrılan solunum yetmezliği hastalığının akut hali kısa süreli sürmekle beraber tedavisi daha kolaydır.

Kronik solunum yetmezliği olduğu zaman ise tedavi süreci daha da uzamaktadır. Çünkü bu hastalık zaman içerisinde ağır ağır gelişmekte ve kişiye yavaş yavaş zarar vermeye başlamaktadır. Kronik solunum yetmezliği hastalığı da kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Kandaki karbondioksit seviyesi yüksek olduğu zaman buna hiperkapnik solunum yetmezliği, kandaki oksijen seviyesi düşük olduğu zaman ise buna da hipoksemik solunum yetmezliği denmektedir. Her iki türde son derece ciddi bir hastalık olmakla birlikte zamanında müdahale edilmediği taktirde solunum durmasına kadar gidebilmektedir. Kronik solunum yetmezliğinin birden fazla sebepleri ve belirtileri bulunmaktadır. Yazımızın içerisinde bu bilgileri de sizlerle paylaşacağız.

Kronik Solunum Yetmezliği Belirtileri Nelerdir?

Solunum yetmezliği kronikleştiğinde beraberinde daha büyük ve ciddi sağlık sorunları da meydana gelmektedir. KOAH gibi ciddi akciğer hastalıkları başta olmak üzere; kistik fibrozis, komplike pnömoni, inme, kas distrofisi, göğüs hastalıkları ve yaralanmaları, sigara ve alkol tüketimi, omurilik yaralanmaları, skolyoz hastalıkları gibi birçok etken solunum yetmezliğinin sebepleri arasında yer almaktadır. Kronik solunum yetmezliği belirtilerini ise şu şekilde sıralamak mümkündür;

  • Nefes almada zorlanma
  • Hırıltılı öksürük
  • Dudaklar başta olmak üzere cildin ve tırnakların mavimsi renge bürünmesi
  • Kaygı
  • Kafa karışıklığı
  • Hızlı hızlı nefes alma
  • Her gün sıklaşan baş ağrıları

Gibi belirtiler kronik solunum yetmezliğinin başlıca belirtileri arasında gösterilmektedir. Bu hastalığın teşhisinde birçok yönteme başvurmak mümkündür. Akciğer filmi, tomografi, kandaki oksijen değerinin ölçümü, kalbi dinleme, arten kan gazı testi, solunum fonksiyon testleri, kronik solunum yetmezliği hastalığın teşhisinde en sık kullanılan yöntemlerdir. Kişinin sağlık durumuna göre gerekli testler yapıldıktan sonra hangi tedavi yöntemlerinin uygulanacağına karar verilmektedir. Oksijen tüm canlıların tek yaşam kaynağıdır. Bu yüzden her canlının rahat bir şekilde nefes alıp vermesi son derece önemlidir. Kronik solunum yetmezliği hastalığında solunum yollarını açıcı ilaç tedavisi ilk sırada yer almaktadır. Hastanın durumuna göre ek tedavi yöntemleri de uygulanmaktadır.

Kronik Solunum Yetmezliğinde Oksijen Tedavisi

Kronik solunum yetmezliğinde oksijen tedavisi, bazı hastaların rahat bir şekilde nefes alabilmesi için oldukça önemlidir. İlaç tedavisinin yetmediği durumlarda oksijen tedavisi, non invaziv ventilasyon, mekanik ventilasyon tedavileri de eklenmektedir. Burada amaç hastanın yaşam kalitesini yükseltmek ve gerekli havanın akciğere girmesini sağlamaktır. Kronik solunum yetmezliği kısa süre içerisinde ortaya çıkabileceği gibi bazı durumlarda hiçbir şekilde belirti vermeden sinsice ilerleyebilmektedir. Bazı solunum yetmezliği durumlarında oksijen tedavisi yeterli görülürken bazılarında ise trakeostomi tedavisinden yardım almak gerekebilmektedir. Bu tedavi yöntemi ise hastanın nefes borusuna bir boru yerleştirilmesi ile uygulanmaktadır. Hasta böylelikle çok daha rahat nefes alıp verebilmektedir. Bu tedavi yöntemi ise hastanın durumundaki gidişatı göre kalıcı veya geçici olabilmektedir.